Göz Altı Torbaları Neden Oluşur? Nasıl Geçer?

Göz altı torbaları, gözlerin altında oluşan hafif ya da belirgin şişliklerdir. Bu şişlikler genellikle yaşlandıkça artmaktadır. Çünkü yaşlanma ile birlikte göz kapaklarını destekleyen kaslar ve dokular zayıflar ve dolayısıyla bu bölge sarkmaya başlar. Ancak elbette ki göz altı torbaları yalnızca yaşlanmaya bağlı olarak çıkmamaktadır. Bazı yapısal nedenlere bağlı olarak gençlerde de görülebilmektedir.göz altı torbaları, göz altı torbası nasıl geçer, göz altı torbası oluşma nedeni

Göz altı torbaları insanlara yaşlı ve yorgun bir ifade vermektedir. Bu durumun nedenleri genellikle; uykusuzluk, yorgunluk, genetik faktörler, ilaçların yan etkileri, aşırı tuzlu yiyecekler tüketme gibi unsurlardır. Ayrıca fiziki stres altında kalma, ağlama, egzama, hormonal dengesizlikler, ısı değişiklikleri, solunum rahatsızlıkları, kötü ve düzensiz beslenme rutini, düzensiz uyku gibi durumlar da göz altı torbalarının oluşma nedenleri arasındadır. Özellikle çok tuzlu yiyecekler tüketmek göz altında sıvı birikimlerine neden olur ve bu zamanla böbrekleri de yorar. Dolayısıyla başta böbrek rahatsızlıkları olmak üzere birçok rahatsızlıkların görülme riski artar.

Göz altı torbaları bazı küçük uygulamalar ile geçebilecektir. Bu uygulamaların en bilineni ve en etkili olanı salatalıktır. Salatalık içeriğinde bulunan astringent adlı madde sayesinde sıkılaştırıcı bir özellik göstermektedir. Salatalığın soğuk olması saha etkili ve başarılı bir sonuç yaratacaktır. Eğer salatalığa karşı alerjik bir durum yoksa en iyi yöntemlerden biri olacaktır. Bir diğer yöntem ise şişik olan bölgeye soğuk kompres uygulamaktır. Ancak buz direkt olarak cilt ile temas ettirilmemelidir. Bir beze ya da poşete sardıktan sonra belirli aralıklarla göze kompres uygulanabilir. Soğuk kompres bu bölgede bulunan kılcal damarları büzecek ve göz altında biriken şişliği yok edecektir.

Bunlar haricinde günlük yaşamda yapılacak ufak değişiklikler ile de göz altı torbalarından kurtulabilmek mümkündür. Öncelikle bol bol dinlenmek önemlidir. Uyku saatlerine dikkat etmek ve günde en az 7-8 arası uyumak gereklidir. Düzenli bir beslenme rutini olmalıdır. Mutlaka güne besleyici bir kahvaltı ile başlanmalıdır. Tuzlu besinlerin tüketimi azaltılmalıdır. Göz bölgesinde kozmetik ürünler kullanılıyorsa bunlar azaltılmalı ya da bir dermatoloji uzmanından destek alınmalıdır.

Çikolata Kisti (Endometriozis) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi Nedir?

Çikolata kisti bir diğer bilinen adıyla ise Endometriozis, rahim içinde yer alan endometrium adlı tabakanın rahmin dışına çıkarak orada büyümesidir. Genellikle ağrı yapan bir rahatsızlıktır. Dünya genelinde özellikle de üreme çağındaki kadınların yaklaşık 176 milyonunu etkilemektedir.çikolata kisti, çikolata kisti belirtisi, çikolata kisti neden olur

Çikolata kistinin neden oluştuğu hakkında kesin ve kabul görmüş bir bilgi bulunmamaktadır. Fakat bazı varsayımlar da mevcuttur. Bunlardan birisi genetik faktörlerdir. Eğer kişinin ailesinde çikolata kistine sahip biri varsa kişide de bu rahatsızlığın görülme riski yüksek olacaktır. Bununla birlikte ters yöne doğru menstrüasyon da çikolata kistinin oluşumunda etkilidir. Bağışıklık sisteminde eğer enfeksiyona bağlı bir rahatsızlık varsa bu da vücudu savunmasız bırakacak ve dolayısıyla çikolata kistinin oluşmasına yol açabilecektir. Peki çikolata kistinin belirtileri nelerdir?

  • Ağrılı menstrüasyon döngüleri çikolata kistinin belirtilerinden biridir. Eğer kişi ağrılı bir adet dönemi yaşıyor ve buna bağlı olarak da bel ve karın ağrısını şiddetli yaşıyorsa çikolata kisti mevcut olabilir.
  • Cinsel ilişkiler esnasında ağrı yaşanıyorsa çikolata kisti mevcut olabilir.
  • Dışkı ve idrara çıkmada ağrı yaşanıyorsa ve bu durum özellikle menstrüasyon dönemlerinde belirginleşiyorsa çikolata kisti mevcut olabilir.
  • Menstrüasyon dönemleri çok ağrılı ve çok kanamalı geçiyorsa olabilir.
  • Menstrüasyon dönemlerinde artan yorgunluk, kabızlık, ishal, bulantı gibi durumlar mevcutsa olabilir.

Çikolata kistinin kesin tanısı elbette ki uzmanlar tarafından yapılacaktır. Tanı konulurken pelvik muayene, ultrason, manyetik rezonans görüntüleme tekniği ve laparoskopi gibi yöntemlere başvurulabilir. Uzman hekim duruma göre en doğru yöntemi seçecektir. Peki çikolata kistinin tedavisi nasıl olmaktadır? Tedavi için yüksek olasılıkla önce ilaçlar tercih edilecektir. İlaçlar ile istenen sonuç elde edilemez ise cerrahi müdahalelere başvurulabilir. Cerrahi işlem olarak ise laparoskopi tercih edilecektir. Bu tedavide öncelikle göbek deliği bölgesinden küçük bir kesi açılır ve bu açılan keşiden laparoskopi adı verilen bir tüp kistin bulunduğu bölgeye ulaştırılır. Bu tüpte ayrıca kamera ve kesici bir alet de bulunmaktadır. Kistin olduğu bölgeye ulaşılarak kist dokusu kesilir ve bölge kistten temizlenmiş olur.

Koronaya Karşı Nasıl Korunmalıyız?

Dünyayı kasıp kavuran Covid19, milyonlarca insanın ölümüne veya kalıcı hasarlar bırakmaya devam ediyor. Koronadan korunmak ise artık yalnızca bireysel korunma yolları ile mümkün. Öncelikle bağışıklık sistemini güçlendirmek gerekiyor. Bunun için öncelikle bol bol vitamin ve mineral almak ve sağlıklı beslenmeliyiz. Bağışıklık ne kadar yüksek tutulursa koronaya yakalanma riski veya yakaladığında ağır geçirme riski de azalacaktır. Özellikle kronik rahatsızlığı olanların daha tedbirli davranmaları ve beslenmelerine dikkat etmeleri gerekiyor. Bireysel tedbirler uygulandığında aslında yalnızca kendinizi değil, çevrenizdekileri de korumuş olursunuz. Her geçen gün farklı varyantlarıyla ülkelerde tekrarlayan korona için yapılacak en önemli şeylerden birisi de hijyen kurallarına dikkat etmektir.koronadan korunma, koronaya yakalanmama, koronaya yakalanmadan yaşamak

Aşılar Koronada Ne Kadar Etkili?

Ülkemizde maalesef aşılama istenilen sayılara ulaşmadı. Hala aşıyı reddeden veya aşı takvimlerini farklı nedenlerden takip etmeyenler var. koronadan korunmanın ve hafif atlatmanın en doğru yolu, kesinlikle aşı olmaktadır. Sinovac, Biontec ve Turkovak aşıları ülkemizde uygulanan aşı türleridir. Biontec için iki doz yeterli iken Sinovac aşısında iki doz olanlara üçüncü doz olarak Biontec aşısı önerilmektedir. Turkovakaşısı yerli aşı olup, henüz deneme aşamasındadır. Aşılarda çok ciddi yan etkiler görülmüyor. Özellikle Biontec aşısı birkaç gün halsizlik, eklem ağrıları veya grip gibi bazı belirtiler gösterebiliyor. Bağışıklığı kuvvetli olanlarda ise genel olarak bu belirtiler gözlenmiyor.

Hamileler ve Emziren Anneler Aşı Olabilir Mi?

Yapılan araştırmalar ve uygulamalarda hamileler ve emziren anneler için aşının herhangi bir yan etkisi yoktur. Hamileliğin ilk ayından itibaren aşı olabilirsiniz. Aşının emziren annelerin sütüne geçme veya bebeğe zarar verme gibi bir durumu da söz konusu değil. Aşılarda canlı virüs uygulandığı söylemleri kesinlikle gerçeği yansıtmıyor. Aksine ölü virüs içerdiği için istediğiniz aşı tipi e aşınızı yaptırabilirsiniz. Son zamanlarda dünyada görülen ve ülkemizde de yayılmaya başlayan delta varyasyonu da aşısı olanlar için hastalığı hafif atlatma olanağı sağlayacaktır. Koronayı daha önce geçirenlerde kesinlikle aşı konusunda ihmalkâr davranmamalı. Bu süreçte bol bol su içmek ve temiz havada yürüyüş yapmak hem fiziksel hem de psikolojik anlamda çok iyi gelecektir.

Mideyi Doğal Yöntemler İle Koruma

Mide, beslenme yoluyla vücudumuza aldığımız gıdaların kimyasal ve fiziksel olarak parçalanmasının gerçekleştiği organdır. Çeşitli nedenlerle gün içerisinde mide ekşimesi ve midede yanma hissi gibi rahatsızlıklar yaşayabiliriz. Fazla kilolu olmak, aşırı yağlı veya asitli yiyecekler yemek ya da yoğun stres gibi çeşitli nedenlerle oluşan mide sorunları, gün boyu yaşam kalitemizi etkileyebilir. Bazen birkaç gün sürebilen mide şikayetleri yaşayabilirsiniz. Mide problemleriniz varsa, önce diyetinizi gözden geçirmeniz gerekir. Ardından stres gibi mide sorunlarına neden olabilecek diğer tetikleyici faktörlerin değerlendirilmesi gerekir. Mide yanması, ağrı, mide bulantısı ve mide ekşimesi gibi sorunlar yaşadığınızda hemen kimyasallara başvurmak yerine doğal yöntemleri değerlendirerek çözüm aramanız gerekir.mideyi koruma, doğal yöntemler ile mide nasıl korunur, mide şikayetlerinden kurtulma

Mide için iyi olan doğal tedaviler;

Elma sirkesi… Sirke’nin mikroplar ve zararlı bakteriler üzerindeki etkileri iyi bilinmektedir. Buna ek olarak, mide rahatsızlıkları için cilt üzerinde olumlu etkisi olan elma sirkesi kullanımı en doğal tedavilerden biridir. Ancak sirke kontrolsüz tüketilmemelidir. Suyla karıştırıp yumuşattığınız elma sirkesini sabahları aç karnına içmek midenizi sakinleştirmenin bir yoludur.

Beyaz pirinç… Baharat, yağ gibi maddeler eklemeden sadece kaynatarak tüketmeniz gereken beyaz pirinç ile mide rahatsızlıklarınızı en aza indirebilirsiniz. Sindirim sisteminizdeki fazla sıvıyı atarak vücudunuza ekstra lif sağlayacağı için mide ilacı olarak beyaz pirinci kullanmanızı öneririz.

Rezene… Mide için faydalı olan bitkilerden biri olan rezene, mide rahatsızlığı olanlar için mükemmel bir alternatiftir. Çay olarak önerdiğimiz rezene kokteyl poşetlerinde bulunanlardan olmamalıdır. Bir çay kaşığı rezeneyi çekirdek şeklinde ezebilir, çekirdek şeklinde yiyebilir veya sıcak su ile demleyip çay gibi içebilirsiniz. Ayrıca rezene tüketirseniz ağzınızın güzel kokacağını da hatırlatıyoruz.

Zencefil… Sayısız faydası bulunan zencefil, bu sefer mideyi koruyor gibi görünüyor. Kullanılan kimyasallardan ve birçok zararlı ilaçtan çok daha etkili olan zencefil en doğal mide ilaçlarından biridir. Zencefili rendeleyip salatalarınıza ekleyebilir ya da dilediğiniz limonlu çayı demleyerek yiyebilirsiniz.

Muz… Muzun içinde bulunan pektin adlı madde nedeniyle özellikle mide bulantısı için etkili olan muz, sindirim sistemi üzerinde sakinleştirici bir etkiye sahiptir. Henüz yeşil olmayan yani çok olgunlaşmamış muzları tercih etmenizi öneririz. Mide problemlerinizin kısa sürede geçmesini istiyorsanız düzenli olarak muz yemelisiniz.

Maden suyu… Mide için tehlikeli bir yöntem sayılabilecek maden suyunun kişiye göre farklı etkileri olabilir. Bazıları için mideyi rahatlatmaya yardımcı olurken, diğerleri için mide rahatsızlığına neden olabilir. Bu nedenle bir kez kullanarak vücudunuzun tepkisini gözlemlemenizi öneririz.

Taze Nane… Mideyi yatıştırıcı etkisiyle bilinen taze nane, mide sorunlarına en doğal çözümdür. Mide bulantısı, mide bulantısı ve yemek sonrası mide krampları için son derece etkili olan taze nane, kokusuna bile iyi gelmektedir. Bir bardak taze nane çayı, nane şekeri, aromatik nane özü içerek mide sorunlarına doğal bir çözüm bulabilirsiniz.

Papatya… Vücuttaki iltihaplarla birbiri ardına savaşan papatya; Adet sancılarından mide rahatsızlıklarına kadar birçok farklı alanda faydalıdır. Mide hasarını azaltmaya yardımcı olan papatya, özellikle mide bulantısı ve mide ağrılarında oldukça etkili bir yöntemdir. Ayrıca, sindirim sisteminizi çevreleyen kasları gevşeten ve gevşeten papatya çayı yatmadan önce içmek de sağlıklı uykuya dalmanıza yardımcı olacaktır.

Beyincik Sarkması Neden Olur?

Bademcik adı verilen serebellumun alt uçlarının kafatasından omurilik kanalına kadar uzanan fıtığına serebellar prolapsus denir. Oluşan fıtık sonucunda beyin omurilik sıvısı olarak tanımlanan beyin omurilik sıvısının normal akışı bozulur. Bu hastalıkla ilişkili anormallikleri tanımlayan Avusturyalı patolog Hans Chiari tarafından 1890 yılında ortaya çıkan serebellum prolapsusu Chiari malformasyonu olarak da bilinir. Serebellar prolapsus için bir başka iyi bilinen isim Arnold-Chiari’dir. Beyin omurilik sıvısı, serebellumu açıklıktan aşağıya doğru ittiği için kolayca hareket edemez. Bu tıkanıklıktan sonra omurilikte veya beyinde sıvı birikir.beyincik sarkması, beyincik sarkması nedenleri, beyincik neden sarkar

Serebellar prolapsusun nedenleri nelerdir?

Kesin olarak bilinmemekle birlikte serebellum prolapsusu genellikle doğumda mevcuttur. Anne karnındaki bebeğin gelişimi sırasında ortaya çıkan sorunlar nedeniyle olumsuz beyin oluşumundan kaynaklanır.

Dışında; Alkol bağımlılığı, ilaç bağımlılığı, enfeksiyonlar, vitamin ve minerallerin beslenme ihtiyacını karşılamada yetersiz alınması ve annenin hamilelik sırasında bazı kimyasallara maruz kalması gibi nedenlerle beyincik sarkmaları meydana gelebilir.

Serebellar prolapsus belirtileri;

Baş dönmesi ve boyun ağrısı

El ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma

Yutma güçlüğü hissi

Üst vücutta ağrı, güçsüzlük ve sıcaklık

Vücudu dengelemede zorluk

Yürüme zorluğu

Ani işitme kaybı

Kol, sırt, bel ve omuzda ağrı,

Kulak çınlaması ve mide bulantısı

Vücutta baş dönmesi ve titreme

Hapşırma, hapşırma ve öksürme,

Gözlerin arkasında ağrı ve çift görme

İlerlerse geceleri oluşan nefes darlığı vardır,

uyku apnesi

Ses kısıklığı, kol ve bacaklarda güç kaybı en sık görülen semptomlardır.

Serebellar prolapsus nasıl teşhis edilir?

Genellikle anne karnında meydana gelen beyincik sarkması, anne karnında veya doğum sırasında bebeğe yapılan ultrason taramaları ile teşhis edilebilir. Muayene sırasında serebellar prolapsus semptomları olan hastalarda denge, bilişsel işlev, hafıza ve hafıza, motor beceriler, refleksler ve hisler değerlendirilir ve teşhis konur. Serebellar prolapsus tanısını doğrulamak için manyetik rezonans görüntüleme, bilgisayarlı tomografi ve direkt radyograflar gibi çeşitli görüntüleme teknikleri kullanılır. Sonuçlara göre; Kemik yapısında, beyin dokusunda, organlarda ve sinirlerde bulunan anormallikler için değerlendirilir.

Serebellar prolapsus tedavisi nedir?

Serebellar prolapsusu olan bir hasta şiddetli ağrı çekiyorsa, ilerleme riski göz önünde bulundurularak ilaçlar ve cerrahi kullanılabilir. Bir hastaya uygulanan tedavi, fıtığın tipine, hastanın durumuna ve hastalığın evresine göre farklılık gösterebilir. Çoğu hasta şiddetli baş ağrıları için tıbbi kurumlara gider. Baş ağrıları bazı insanlar için şiddetli iken, bazı insanlar için hafif görünmektedir. Şiddetli baş ağrısı olmayan kişilerde bazılarında hastalığın ilerlemesi korkusuyla ameliyat gerekebilir.  Serebellar prolapsusu olan hastalar, kendi başlarına tolere edebilecekleri hafif baş ağrılarını, karıncalanmaları ve uyuşmaları ağrı kesicilerle geçici olarak tedavi edebilirler. Ameliyat gerektirmeyen hastalar MRG ile izlenebilir. Ameliyat gerektiren hastaların ameliyatları, kafatası kemiğinin bir kısmı çıkarılarak gerçekleştirilir. Beynin açıkta kalan kısmı vücudun başka bir bölgesinden alınan doku ile kaplıdır. Bu operasyon beyincik ve beyin sapı için geniş bir alan oluşturacaktır. Ameliyat sonucunda büyütülen ameliyat sayesinde omurgaya binen baskı azalacaktır. Gerekirse, beyinciğin amigdalası bir elektrik akımı kullanılarak azaltılabilir. Alanın daha fazla büyütülmesi gerekiyorsa, omurganın bir kısmı da çıkarılabilir.

Glisemik İndeks Ne Demektir?

Karbonhidrat içeren yiyecekleri yediğinizde kan şekerinizin yükselme hızını gösteren tabloya glisemik indeks denir. Glisemik indeks, yiyeceklerdeki karbonhidrat miktarına göre hesaplanır. Glisemik indeksi yüksek besinler tüketildiğinde vücuttaki kan şekeri hızla yükselir ve insülinin aşırı ve ani salgılanması nedeniyle kan şekeri yeniden hızla düşmeye başlar. Bundan sonra vücut kontrolünü kaybeder ve açlık krizleri başlar. Sağlıklı bir diyet yemek, vücudun dengesini bozmayacak veya insülin salınımını tetiklemeyen düşük glisemik indeksli yiyecekler yemeyi gerektirir. Düşük glisemik indeksli gıdaların tüketimi; Bu diyet, hem daha uzun süre tok kalmanıza yardımcı olacağı hem de kan şekerinin ani yükselmesini önleyeceği için kilo kontrolü olan kişilerin tercih etmesi gereken bir diyettir.glisemik indeks ne demek, glisemik indeks nedir, glisemik indeks neye yarar

Düşük glisemik indeksli besinler nelerdir?

Glisemik İndeks; 55 yaş altı besinler düşük glisemik grupta, 55-70 arası besinler orta grupta, 70 ve üzeri besinler yüksek glisemik gruptadır.

Süt (GI Skoru 37-39): Süt, düşük bir glisemik indekstir. Sütün yağ içeriği glisemik indeks ile doğru orantılıdır. Yağsız sütün glisemik indeksi 37, tam yağlı sütün glisemik indeksi 39’dur. Kalsiyum açısından da oldukça zengin olan süt, düzenli olarak yemeniz gereken besinlerden biridir. Süt içmek alışkanlık haline gelirse kadınlarda diz kireçlenmesi sorununun da önüne geçer.

Havuç (GI Skor 39): Beta-karoten içeriği nedeniyle sağlığa oldukça faydalı olan havuç, düşük glisemik indeksi ile en çok tercih edilen sağlıklı besinlerden biridir. Besin ve lif açısından zengin olması da havucun faydalarından biridir. Çiğ olarak tüketebilir veya pişirerek yemeklere ekleyebilirsiniz. Ancak pişmiş havuçların glisemik indeksinin arttığı da unutulmamalıdır.

Mercimek (GI 32): Sağlığımız için en çok tavsiye edilen baklagillerden biri olan mercimek, düşük glisemik indekse sahiptir. Yüksek protein içeriği sayesinde mercimek, lifli yapısı sayesinde uzun süre tok kalmanıza da yardımcı olur. Ortalama olarak bir fincan mercimek 18 gram protein ve 16 gram lif içerir. Sağlıklı beslenmek isteyenlerin tercihi olan mercimek, fosfor ve potasyum içeren yapısı nedeniyle de oldukça faydalıdır.

Yulaf (GI 55): Özellikle kahvaltılarda tercih edilen yulaf, yüksek lif içeriği nedeniyle kilo vermek isteyenlere yardımcı olur. Kan kolesterol seviyelerini düşürmeye yardımcı olan yulaf, ideal glisemik indeksi nedeniyle de sıklıkla tercih edilmektedir. Doğal yulaf ezmesi, işlenmiş yulaf ezmesi ile aynı yüksek glisemik indekse sahip değildir. Mümkün olduğunca en doğal ve çiğ gıdaların tercih edilmesi önerilir.

Nohut (GI İndeksi 28): En çok tüketilen baklagillerden biri olan nohutun glisemik indeksi çok düşüktür. Nohut, kalsiyum, potasyum ve folat yapısının yanı sıra zengin bir lif kaynağıdır. Ortalama olarak bir bardak nohut 12 gram protein ve 11 gram lif içerir.

Fasulye (GI 24): Çok düşük yağlı fasulye, düşük glisemik indeksi ile son derece sağlıklıdır. Fasulye potasyumda da yüksektir. Zengin bir protein kaynağı olan orta boy fasulyede; 14 gram protein ve 11 gram lif içerir. Fasulye, besin değeri ile sağlıklı beslenmek isteyenlerin sıklıkla tercih ettiği besinler arasında yer almaktadır. Uzmanlar, özellikle diyet yapanların uzun süre tok kalmasına yardımcı olan lifli yapısı nedeniyle tavsiye ediyor.

Halk arasında zatürre olarak adlandırılan pnömoni; Kısaca akciğer dokusunun iltihaplanmasıdır. Bunun nedeni çeşitli mikroorganizmalar, özellikle bakteri, virüs, parazit ve mantarlardır.

Pnömoni dünyada ve Türkiye’de en sık görülen hastalıklardan biridir ve ölüm nedenleri arasında beşinci sırada yer almaktadır.pnömoni belirttisi, pnömoni tedavisi, pnömoni neden olur

Bulaşıcı Mı?

Zatürre ile hastadan sağlıklıya doğrudan bulaşma riski vardır. Ancak hastalık çoğunlukla hastanın kendi ağzından, boğazından veya sindirim sisteminden gelen mikroplar akciğerlere ulaştığında ortaya çıkar. Bu nedenle zatürre oluşumunda enfeksiyon değil, vücudun direncini bozan risk faktörleri rol oynar.

Hastalık nasıl yayılır?

Zatürre ile hastadan sağlıklıya doğrudan bulaşma riski vardır. Ancak hastalık çoğunlukla hastanın kendi ağzından, boğazından veya sindirim sisteminden gelen mikroplar akciğerlere ulaştığında ortaya çıkar. Bu nedenle zatürre oluşumunda enfeksiyon değil, vücudun direncini bozan risk faktörleri rol oynar.

Risk faktörleri:

Diğer komorbiditeler (kalp hastalığı, böbrek hastalığı, karaciğer hastalığı, kanser, diyabet, inme vb.)

Sigara içmek

Alkol ve/veya madde kötüye kullanımı

Uzun vadeli geçmiş operasyonlar

Semptomlar neler?

Üşüme, titreme, 39-40°C’ye kadar yüksek ateş, öksürük, kirli, iltihaplı (yeşil, sarı, pas renkli) balgam ve yanlarda ağrı olabilir. Bazı pnömoni türleri, birkaç gün süren iştahsızlık, halsizlik, eklem ve kas ağrısı gibi semptomlara sahip olabilir, ardından kuru öksürük, ateş, mide bulantısı, kusma ve baş ağrısı gelişebilir. Hastanın şikayetleri pnömoni ile uyumlu ise genellikle muayene ve akciğer grafisi ile tanı konulabilir. Gerekirse kan ve balgam testleri yapılabilir.

Hangi yöntemlerle tedavi edilir?

Çoğu durumda, hastalık evde tedavi edilebilir. Ağır vakalarda yaşlı hastalar, oksijen tedavisi veya yoğun bakım gerektiren hastaların hastaneye yatırılması gerekir. Tedavi sırasında uygun antibiyotikler, balgam söktürücüler ve ateş düşürücüler kullanılır. Ayrıca tedavi sırasında bol sıvı alınmalıdır.

Korunma yolları nelerdir?

Zatürreyi önlemek için oluşumuna katkıda bulunan olumsuz faktörleri ortadan kaldırmak gerekir. Bu amaçla kronik hastalıkların uygun takibi ve tedavisi, stresin önlenmesi, dengeli beslenme ve hijyenik yaşam koşullarının sağlanması, alkol, tütün ve madde bağımlılığı ile mücadele, ağız ve mide içeriğinin solunum yollarına sızması = risk faktörleri aspirasyona yol açan azaltılmalıdır.

Zatürreye neden olabilen veya hafifletebilen grip salgınları sırasında kalabalıkta teması azaltmak ve maske kullanmak önemlidir.

Spinal enjeksiyon ne demek?

Doktor, hastanın ağrısını hafifletmek için omurgaya bir enjeksiyon önerebilir. Bu süreç, iltihabı (şişme ve tahriş) azaltarak ağrıyı gidermeye yardımcı olur. Aynı zamanda enjeksiyon kişinin belini ve sırtını uyuşturabilir ve doktora ağrının kaynağını söyleyebilir.spinal enjeksiyon, spinal enjeksiyon nedir, spinal enjeksiyon niçin yapılır

Enjeksiyon için hazırlık evresi

Spinal enjeksiyon hastanede yatmayı gerektirmeyen bir işlemdir. Enjeksiyondan önce size sağlığınız hakkında sorular ve işleme nasıl hazırlanacağınız konusunda talimatlar sorulacaktır. Aldığınız ilaçları listeleyin (kan sulandırıcılar, ağrı kesiciler, reçetesiz satılan ilaçlar, şifalı otlar ve diyet takviyeleri). İşlemeden önce biraz kırpmanız gerekebilir. Lütfen doktorunuza sorunuz.

Alerjiniz olan şeylerin bir listesini yapın.

Randevunuza alışık olduğunuz acıyla gelmek iyi bir fikirdir. Bu, enjeksiyonun ağrınızı bloke edip etmediğini belirlemeyi kolaylaştırır. Bu nedenle spinal enjeksiyonlara bazen “tıkanmalar” denir.

Omurganıza enjeksiyondan altı saat önce oruç tutmanız ve dehidrasyondan kaçınmanız gerekebilir. Bu konuda sağlık personelinden bilgi alabilirsiniz. Şeker hastalığı ilaçları alıyorsanız, işlem öncesi ve sonrasında ilacın dozunda değişiklik olabileceğinden doktorunuza bunu mutlaka söyleyin.

Röntgen, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme gibi filmlerinizi işlem günü yanınızda getirin.

Örneğin sağlığınızda bir değişiklik varsa; Grip, soğuk algınlığı veya diğer tıbbi durumlarınız olup olmadığını doktorunuza söylemeniz önemlidir. Duruma göre doktorunuz işlemi ertesi gün yapmak isteyebilir. Herhangi bir nedenle işlemi iptal etmeniz gerekirse, lütfen mümkün olan en kısa sürede doktorunuzu bilgilendiriniz.

Riskler ve Komplikasyonlar

Her tıbbi müdahalede olduğu gibi riskleri ve faydaları olduğu gibi spinal enjeksiyonların da bazı riskleri ve komplikasyonları vardır. Onların arasında;

Baş ağrısı

Kanama (nadir)

Enfeksiyon mümkündür (nadir).

Diğer işlemlerin farklı riskleri olabilir. Durumunuzla ilgiliyse, doktorunuz bunları sizinle görüşecektir. İşlem sırasında İşlem genellikle kısadır ancak enjeksiyonun sorunsuz bir şekilde yapılabilmesi için işlem sırasındaki konumunuz çok önemlidir. Bu arada, kalp atış hızınızı ve nefesinizi takip etmek için size bazı cihazlar bağlanabilir.

Floroskopi (X-ışını taraması) genellikle iğnenin tam yerini belirlemek için kullanılır. İğnenin konumunu doğrulamak için kontrast madde enjekte edilebilir. Ağrının giderilmesi için lokal anestezikler (lidokain, bupivakain vb.) ve/veya steroidler (iltihabı azaltmak için) uygulanır. Enjeksiyon bölgesine küçük bir bandaj koyabilirsiniz.

İşlem sonrası;

Enjeksiyonlarınızdan sonra dinlenme alanında vakit geçirmeniz gerekebilir.

Sizi bir monitöre bağlayabilir ve sağlıklı olduğunuzdan emin olmak için yaşamsal belirtilerinizi kontrol edebilirler.

Ayrılmadan önce bazı formları doldurmanız istenebilir.

Sizi sık sık eve götürecek birine ihtiyacınız olabilir.

Ağrı olursa enjeksiyon bölgesine 10-20 dakika buz uygulanabilir. Cildinizi buzla haşlamamak için buzla cildiniz arasına bir havlu koyun.

Öksürüğe ne iyi gelir, öksürük nasıl geçer?

Öksürük insan vücudunda ani bir tepki ve reflekstir. Günlük yaşamda ve klinik pratikte çok sık görülen bir semptomdur. Birçok insan, yaşamları boyunca sürekli öksürük nöbetleri yaşar.

Hapşırma veya göz kırpma gibi diğer refleksler gibi, öksürme de otomatik olarak insan vücudunu aşırı balgam, mikrop veya toz gibi tahriş edici maddelerden, özellikle solunum yolu ve akciğerlerden korumaya ve temizlemeye yardımcı olur.öksürük nasıl geçeri öksürük geçirme yöntemleri, öksürük tedavisi

İnsan boğazı, solunum yolu ve trakea, uyaranları algılayan sinirlerle donatılmıştır. Bu sinirler uyarıldığında beyne bir sinyal gönderirler. Buna karşılık, beyin göğüs ve karın kaslarına, uyaranı ortadan kaldırmaya çalışacak kadar hızlı ve derin nefes almaları için bir sinyal gönderir.

Bu tepki neredeyse anlıktır ve etkisi oldukça büyüktür. Öksürük ayrıca soluduğumuz toksinleri hızla dışarı atmamıza yardımcı olur. Bu normal ve doğal bir refleks olsa da zaman zaman ortaya çıktığında sürekli öksürük günlük aktiviteler sırasında çok can sıkıcı olabilir.

Bir semptom olsa bile, uzun süreli öksürük birçok olumsuz sonuca yol açabilir.

Bu baş ağrısına, mide bulantısına ve hatta kusmaya neden olabilir.

Bu boğaz ağrısına ve ses kısıklığına neden olabilir.

Bulaşıcı bir hastalıktan kaynaklanıyorsa fiziksel izolasyon gerekebilir.

Geceleri rahatsız edici olabilir ve uykusuzluğa neden olabilir.

Bu göğüs ağrısına neden olabilir.

Bu, hayal kırıklığı, öfke, endişe ve depresyona neden olabilir.

Bu, düzgün bir şekilde yemeyi ve/veya içmeyi zorlaştırabilir.

Bu, özellikle yaşlılarda kaburga kırıklarına neden olabilir.

Kalıcı bir öksürüğün psikolojik sonuçları olabilir. Hasta sosyal aktivitelerde sınırlı hissedebilir.

Bu, idrar kaçırmaya (idrar kaçırma) neden olabilir veya daha da kötüleşebilir.

Sizi yorabilir ve günlük aktiviteler için enerjinizi azaltabilir.

Aynı zamanda bu duruma soğuk algınlığı gibi akut hastalıkların yanı sıra zatürre, akciğer pıhtıları, akciğerlerde sıvı birikmesi ve sönük akciğer gibi çok daha ciddi akut hastalıklar neden olabilir.

 Öksürük ne kadar sürer?

Öksürük genellikle sürer ve birkaç gün veya hafta içinde durur. Öksürük devam ederse, doktorunuzun öksürüğün diğer daha az yaygın nedenlerini araştırmak için birkaç test yapması gerekebilir.

Kronik bir öksürüğü tedavi etmek, öksürüğü hafifletmeye yardımcı olur ve hatta bazen nedene bağlı olarak ondan tamamen kurtulur. Bazı durumlarda, uygun tedaviye rağmen kronik öksürük geçmez.

Öksürüğünüz varsa ne zaman doktorunuzu görmelisiniz?

Öksürüğün birkaç nedeni olabilir ve tedavileri birbirinden çok farklı olabilir. Yüksek ateş, nefes darlığı, çok veya normal olmayan renkte balgam çıkaran bir öksürük olursa doktorunuza görünmelisiniz.

Kan tükürmek, ciddi bir tıbbi duruma işaret edebilecek başka bir önemli bulgudur. Özellikle inatçı kronik öksürük durumunda doktorunuza danışmalısınız. Bu nedenle, aşağıdaki durumlara ek olarak öksürük oluşursa doktorunuzu arayın:

ateş varsa

Kanlı veya pürülan balgam varsa,

Nefes darlığınız varsa

Yakın zamanda tüberküloz, boğmaca veya koronavirüs semptomları olan bir hastayla aynı ortamda bulunduysanız,

İnhaler ile çözülmeyen yeni veya eski hırıltı.

Göğüs ağrısı olan veya olmayan ani öksürük veya nefes darlığı acil tıbbi müdahale gerektirebilir. Ayrıca, aşağıdaki durumlarla ilişkili ani öksürük başlangıcı durumunda hemen ambulans çağırılması önerilir.

kanlı öksürük (veya hemoptizi),

nefes almada ciddi zorluk

şiddetli göğüs ağrısı

Yüz şişmesi ve kurdeşen benzeri döküntü

İşitme Kaybının Nedenleri ve Tedavisi

Her yaştan insan için büyük önem taşıyan işitme, karmaşık bir süreçten kaynaklanmaktadır. İyi bir işitme için kulak zarının sağlam olması, orta kulağın östaki borusu, orta kulağı örten mukoza denilen mukoza zarı ile iyi havalandırılması ve kemikçik zincirinin tam olması gerekir. ve mobil. Bu süreci etkileyen faktörler işitme kaybına neden olur.işitme kaybı nedenleri, işitme kaybı tedavisi, işitme kaybı neden olur

Kulak zarı nedeniyle işitme sorunları

Kulağa dışarıdan içeriye bakıldığında, dış kulak kanalı ile orta kulak arasında yer alan ve ses dalgalarıyla titreşen bir organ görevi gören kulak zarı, kendisiyle yakın temas halinde olan çekiç kemiğini harekete geçirir. . Timpanik zarın en yaygın sorunu yırtılma veya perforasyondur. Bir yaralanmanın sonucu olabilir veya önceki bir orta kulak enfeksiyonundan sonra gelişebilir. Orta kulağın diğer yapıları sağlıklıysa, kulak zarının yırtılmasına bağlı olarak maksimum 35-40 dB (yani 5-40) işitme kaybı gelişir. Sadece kulak zarına müdahaleler vardır. Çok basit ve küçük bir yırtık ise kendiliğinden iyileşmesi daha olasıdır. Ancak 2 ila 3 hafta içinde iyileşmeyen büyük yırtıklar, yırtıklar veya delikler cerrahi olarak iyileştirilmelidir.

Çocuklarda orta kulak iltihabına dikkat!

Orta kulak işitme kaybına neden olabilecek birçok durum vardır ve ilki orta kulak iltihabıdır. Özellikle çocukluk çağında çeşitli nedenlerle orta kulağın havalanması bozulabilir ve buna östaki borusu kaynaklı enfeksiyonlar da eklendiğinde seröz otitis media adı verilen hastalıklar ortaya çıkabilir. Bu durum genellikle ağrıya neden olmadığı için işitme kaybı olarak kendini gösterir ve ebeveynler, çocukları söylenenleri tekrar ettiğinde veya TV çok yüksek olduğunda işitme kaybı yaşarlar. Bu hastalık grubunun tedavisi esas olarak ilaçlarla yapılır ve genellikle antibiyotik tedavisine uygundur. Arıza durumunda orta kulak boşluğunu havalandırmak ve orta kulakta biriken iltihabı boşaltmak için kulak zarına havalandırma tüpleri takılır. Diğer akut otitis media genellikle antibiyotiklerle tedavi edilebilir ve işitme kaybı da iyileşme ile düzelir. Kemikler sağlam ise orta kulak enfeksiyonlarından kaynaklanan işitme kaybı oranı @ civarındadır.

Kulak enfeksiyonlarının bir sonucu olarak kalan durumlar

– Kulak zarının delindiği ve kemiklerin sağlam olduğu durumlarda,

– Kulak zarının delinmesi ve kemiklerin hasar görmesi durumunda kemiğin hareketinin kaybolması,

– İltihabın kulakta (kulak kepçesi) derinlere yerleştiği kronik hastalıklar,

– kulak kemiğine zarar veren kolesteatom adı verilen kronik ve tehlikeli hastalıklar,

– Kemikçik zincirinin koptuğu veya çalışamadığı durumlarda işitme kaybı `’lara kadar çıkabilmektedir.

Tüm bu durumlarda asıl amaç, iltihabı tekrar etmeyecek şekilde temizlemek, orta kulağı yeniden yapılandırmak, kemikleri onarmak veya çeşitli yöntemlerle (protez kullanarak) işitsel iletimi sağlamak ve kulak zarını onarmaktır. Tecrübeli ellerde bu işlemlerin başarısı çok yüksektir.

Hamilelikteki enfeksiyonlar işitme kaybına neden olabilir

Duyusal işitme kaybı doğuştan veya sonradan kazanılmış olabilir. Genellikle doğuştan gelen işitme kaybının genetik nedenleri vardır. Ayrıca annenin hamilelik sırasında kullandığı enfeksiyonlar ve ilaçlar da işitme kaybında etkili olabilir. Edinilmiş – bir çocuğun erken dönemde sahip olduğu enfeksiyonlar. (bu bir faktör, özellikle menenjit). Bu tip işitme kaybı kısmi ise, işitme cihazı total ise biyonik kulak kullanılır. İşitme organı yaşlandıkça, işitme cihazı ile desteklenen yaşlılıkta işitme bozukluğu meydana gelir.