En çok görülen kişilik bozukluklarından olan Borderline kişilik bozukluğu, ergenlik dönemiyle birlikte ortaya çıkan algı, kimlik ve duygulanımda ortaya çıkan dengesizlik durumudur. Toplumda % 2 ila 3 gibi yüksek bir oranda görülür ve intihar eğilimi gibi davranışlarla karakterize bir durumdur.
Araştırmalar, sınırda kişilik bozukluğu vakalarını, seratonin düşüklüğüne bağlı olarak itkisel davranışlar ve aşırı reaksiyonun ortaya çıkışıyla ilişkilendirmekte; Borderline’ın semptomlarını ilaç ve psikoterapiyle hafifletme yoluna gidilmektedir.
Hastalığı tetikleyen etmenler arasında; kalıtsallık, antisosyal kişilik, depresif bozukluk, ailede madde bağımlılığı, Distimi, Anoreksiya nervoza ve Bulimia nervoza gibi yeme bozuklukları, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı, travma sonrası stres bozuklukları bulunur.
Kimi psikolojik yaklaşımlar, kişinin oral ve anal dönemde maruz kaldığı şiddet, dengesiz davranışlar, tutarsız ebeveyn ilişkisi gibi faktörlerin sınırda kişilik bozukluğu olgusuna zemin hazırladığı görüşündedir. Bu dönemde yaşanan kayıp yaşantıları, giderilememiş duygusal gereksinimler, cinsel taciz, çatışma ve boşanmalar çocuğun kaldıramayacağı yoğun bir gerilime neden olarak Borderline’a eğilim oluşturur. Benliğin inşa edildiği erken çocukluk döneminde yaşanan zihinsel travmalar, hastada güven zedelenmesini ve depresif karakter yapısını ortaya çıkarmaktadır.